(Sokak Simidi Yapmanın Püf Noktaları ile)
Simidi kim sevmez, çıtır çıtır bol susamlı, hele bir de sıcaksa…. Şimdilerde sokak simitleri hijyen gereği simit arabalarında satılıyor gerçi ama, çocukken simit kokusunu aldığımızda ya da “simit veeaaar, simitçiii” sesini duyduğumuzda hijyeni takmazdık. Çoğu bizim yaşlarımızdaki sokak simitçileri bizim evin önünden geçerken daha güçlü bağırırlardı, bilirlerdi ki biz mutlaka simit alacağız, hala da her öğün yesem bıkmayacağım bir yiyecektir simit.
Her yörenin simidi biraz farklı, geçen bir sosyal medya hesabında simit tartışması vardı, bizim şehrin simidi en iyisi, yok sizinki hiçbir şeye benzemiyor diye uzayıp gitmiş. Hemen hemen 81 ili gezmiş ve hepsinde de simidi denemiş biri olarak söyleyebilirim ki, biri birinden daha güzel diye birşey yok, aslında çok farklılıkları da yok, özünde hemen aynı hamur, aynı susam, aynı pekmez… Ufak ölçü farkları, pişme şekli, unun farklılığı tadını farklı yapan, ve damak tadınız hangisine en uygunsa o en favoriniz.

Çocukluğumdan beri benim favorim; sokak simidi fanlarının aksine hep pastane simidi olmuştur. Ankara’da yaşadığım yıllarda o kapkara simidi de sevmişimdir, İstanbul’daki yıllarımda o dışı çıtır simidi de… Ama dedim ya gönlüm hep yumuşacık pastane simidinde, ve o doyulmaz kahvaltılarda, beş çaylarında…
Almanya’da Türkler yoğun olduğundan Türk marketlerde veya cafelerde simit bulmak çok da zor değil, ama benim yaşadığım yerde pek Türk yok, dolayısıyla simit de yok. Geçen aklıma düştü, bence ben simit yaparım dedim, biraz araştırdım, uğraştım ve yaptım. Tabii ki sevdiğim usül pastane simidi yaptım. Tam da çocukluğumun pastanelerinin simidi oldu. Aslında sokak simidi yapmamamın bir nedeni de ne yaparsam yapayım aynı tada ulaşamayacağımı bilmemdi.

Şimdi size bu konuyla ilgili biraz bilgi vereceğim, yazı uzun ama bundan sonraki hayatınıza biraz gurmelik katacak değerli bilgiler olduğundan okumanızı tavsiye ederim.
Almanya’ya ilk geldiğimde unların tiplerinin üzerinde yazıyor oluşu beni çok şaşırtmıştı. Un tipini bilen bir toplum, şahane. Belki ekmekçilikte çok iyi oldukları için bu detay herkes için önemli ama bizim ülkemizde sadece üstüne sade un, kek un, karabuğday unu yazıp geçiyorlar. Oranları anlamak için de küçücük yazıları okumak için uğraş, dur. Bazen yurtdışında yaşayan arkadaşlarımla Almanya eğitim sistemi hakkında gülsek de aslında bu bilginin ne kadar değerli olduğunun bir göstergesi. Burada fırıncı (ekmekçi) olmak için insanlar 3 yıl eğitim görüyor, hatta ekmeği sadece satmak için bile yine 3 yıllık bir eğitim var, yani düşünün Türkiye’de simit alıyorsunuz, satıcı size kalorisinden tutun içerdiği protein oranına, unundan susamının tipine kadar bilgi verebiliyor.
Bunları neden anlattım, çünkü simit yapmak için araştırma yaparken internetteki hemen tüm tarifleri okudum. Çoğu alaylı dediğimiz herhangi bir eğitimi olmayan kendi pişiren insanların bir çoğu sokak simidi yaptığını iddia etmiş ama eğitimli olduğunu düşündüğüm biri hariç hiçbiri un tipinden ve pişirme tekniğinden bahsetmemiş.
Peki nedir bu iki önemli mesele?
1)Un tipi: Simit için kullanılan unun protein oranı yüksek bir un olması gerekmektedir. Yani ekmeklik un veya daha yüksek proteinli unlar. Bazı markalar bugün bu unları simitlik un diye de satıyorlar. Bunlar marketlerde bulamayacağınız, fırınlara satıldığı için yaklaşık 25-50 kgluk çuvallarda satılan profesyonel unlar. Bu işe çok kafayı taktıysanız gidip fırıncılardan satın alabilir ya da internetten organik marketlerden araştırabilirsiniz.
2)Pişirme Tekniği: İyi bir pizza için en önemli ihtiyaç taş fırındır, evde istediğiniz kadar pizza yapın asla bir İtalyan pizzası yapamazsınız, çünkü ev fırınları pide, pizza lahmacun yapmaya uygun değildir. Gerçek simit de aynı şekilde yine taş fırında pişmelidir, tabi şimdi devir değişti, artık taş fırın bulmak güçleşti, herşey elektrikli oldu ama kimse taş fırın tadını unutmadı. Üreticiler de bu özlemi fırsata çevirdiler ve pizza taşını yaptılar, elektrikli ev fırınlarında pizza, pide yapmaya çalışanlar gerçek tada biraz daha yaklaşsınlar diye…
Yani sevgili dostlar, çıtır, gevrek sokak simidi yapmaya niyetiniz varsa önce bu iki şartı sağlamanız gerekmekte, ya da daha kolayı pastane simidi yapıp, keyfini çıkarın.
Karar verdiyseniz başlayalım;
Malzemeler(12 açma büyüklüğünde simit için)
- 150 ml oda sıcaklığında süt(3/4 su bardağı)
- 150 ml ılık su
- 50 ml sıvı yağ
- 7 g maya
- 15 g şeker ( 1 silme yemek kaşığı)
- 5 g tuz (1 tam tatlı kaşığı )
- Yaklaşık 350 g ekmek unu (2.5-3 su bardağı)
Yapılışı;
- Geniş bir kaba biraz un koyun.
- Bir bardakta ılık suyla mayayı karıştırıp mayanın aktifleşmesini bekleyin.
- Karışımı kabınıza döküp diğer malzemeleri ekleyip karıştırın.
- Azar azar unu ekleyerek yoğurun, çok yumuşak olmayan sertçe bir hamur elde edin.
- Üzerini streç filmle örtüp yarım saat kabarmasını bekleyin.
- Yarım saat sonra hamurunuzu toparlayıp küçük toplar halinde parçalara ayırın. (Bu tarifte 12 parça)
- Her bir parçayı ikiye bölerek uzun şeritler haline getirin, sonra bir ucu birbirine yapıştırarak burgu yapın ve diğer uçla birleştirin.



- Bir kapta yarım su bardağı pekmez ve yarım su bardağı suyu iyice karıştırın.
- Simitleri pekmezli suda arkalı önlü çevirin ve susama batırıp yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralıklı olarak dizin.

- Yaklaşık 20 dakika kadar tekrar bekletin. Bu sırada fırınınızı 200 derecede ısıtın.(Çıtır olması için yüksek ısı gerekmekte)
- 200 derecede 15-20 dakika kadar pişirin. Pişirme süresi fırın tipine göre değiştiği için süre vermeyi çok sevmiyorum bu yüzden simitleriniz güzelce kızarana dek pişirin.
- Piştikten sonra sıcak sıcak servis edebilirsiniz.
- Farklı simit alternatifleri için çiya, ayçiçek çekirdek içi ya da mavi haşhaş tohumu kullanabilirsiniz.

Şimdi bir çay demleyip evdekileri mutlu etmenin tam zamanı!
Ellerinize Sağlık. Birde Benim simitime Bakarmısınız ? https://www.lezzetinrotasi.com/acma-simiti/